Sevgili Öklit,Geometri camiası olarak seni unutmadık. Çözemediğimiz sorular olduğunda hemen bırakıp kaçmadık. Fatih Terim gibi savaş verdik
ve senin taktiğini uyguladık. Fatih Terim’inkini değil. İşte bundan ötürü seni sevgiyle hatırlarız, Fatih Hoca 'da öyle. Sonra da o güzel teoremlerin aklımıza gelir. Neydi, dur dur söyleme tamam, ben yazıyorum:
1. İki noktadan bir ve yalnız bir doğru geçer: Bu yüzden bir sürü noktalar biriktirdim. Hayır, senin için değil tabi ki, üçgenler için. Ama tabi, istersen sana da üçgen biriktirebilirim. Tamam o zaman, şimdiden başlıyorum. 1, 2, 3…
2. Bir doğru parçası iki yöne de sınırsız bir şekilde uzatılabilir: aklımıza sakız gelebilir hemen, ama tabi, doğrularım var benim. Bu yüzden gereksiz espri yapmanın alemi yok.
3. Merkezi ve üzerinde bir noktası verilen bir çember çizilebilir: evimin duvarlarında çok denemiştim ben. Sonra, mağara devrinde olmadığımızı annemden öğrenmiştim, yıkılmıştım. Bütün noktalarımda benimle beraber. Aynen.
4. Bütün dik açılar eşittir: bunu da denedim, evet. Tahterevalliler ile denemedim, hayır. Bunun için açı ölçerimi kullandım, evet bir de duvarın köşesini dikkat ettim, sonra bütün köşeleri sırayla edindim. Dört köşe olmak istedim, olamadım. Öyle kolay değil tabi, bildiniz.
5. Bir doğruya dışında alınan bir noktadan bir ve yalnız bir paralel çizilebilir: bir anda nokta oldum ve doğrularımın neresindeydim, önce bunu sorguladım. Yanlışlarımı bulamıyordum, gittikçe kayboluyordum. Demek ki, fazla uzağa gitmiş olamazdım, peşimdeki bir doğru ile paralel haldeydik ve ikimiz de birbirimizi sevebilirdik. Ama yanlışlar yüzünden itilmiştim ve 180 derecelik bir haldeydim. Çok çalışmalıydım, hem de çok.
Şimdi bunları yazınca seni ne kadar sevdiğimi bir kez daha anladım